4 Ağustos 2013 Pazar

her şey filmlerdeki gibi olsun & Mauvais Sang



Onunla yaşamak çok güzel! Bana bir kaşifin,bir araştırmacının gözleriyle bakıyor.Paha biçilmez bir keşifmişim,bir sorunun çözümüymüşüm gibi.. Derinlerinde gizli bir sırrı var. Bazen çok yakınına kadar ulaşabiliyorum o sırrın ama çoğu zaman milyonlarca ışık yılı uzaktayım.Tuhaf değil mi? Bir bilmece sanki. Bu bilmece çarçabuk çözülürse aşkımız biter belki, yada sonsuza kadar sürer. 


neden her şey filmlerdeki gibi olsun istiyoruz? ben de öyle istiyorum sonuçta. utanmıyorum. belki benim seçeceğim bir film gibi olsun. festivallerin en can alıcı filmlerinden biri mesela. sonu asla mutlu bitmeyen. ne zaman mutlu bir son görünce gerçekten mutlu olduk ki?

siddartha'da acı üzerine söylenmiş çok güzel bir söz vardı; "verdiğimiz kadar alamadığımızda duyduğumuz duygu." herşeyin sebebi acı çekmekse eğer hepimizin sonu yine acı çekmek oluyor.

Bir adam düşünün. önce kitaplarını terk ediyor. sonra motorunu ve onu seven kadını. başkasına aşık oluyor. ona asla aşık olmayacak birine. birbirlerini sevmedikleri halde sevişen insanların yakalandığı bir hastalığın virüsünü ele geçirip yok ederek yeni bir hayata başlamak istiyor. belki o zaman, aşık olduğu kadın onu sever. belki de hayatta en önemsiz şeyin bu olduğunu fark eder. Mauvais Sang, asla iyileşmeyecek yaralarımızı okşarken aşkın kimine göre saf acı, kimine göre hayal kırıklığı, kimine göre ise bilmece olduğunu gözler önüne seriyor.

tüm çareler tükenirse bir gün sonunu getirmekten korkmayan insanlara gün doğar. yalnızlardır. ve daha kötüsüne sahip olamayacaklarını bilirler. tıpkı Ahmet Erhan'ın dediği gibi;

"ben yalnız bir adamım
tırnaklarım uzamaz.
beni kimseler sevmez."





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder